Otoimmun Hastalıklar
Bağışıklık sistemi vücudu zararlı maddeler, bakteri, virüs, mantar gibi mikroorganizmalardan, toksinlerden korumaya yönelik programlanmıştır. Vücudumuza giren her madde bağışıklık sistemimiz tarafından değerlendirilir, yabancı ve zararlı olanlar ayıklanır ve yok edilir. Bağışıklık sistemimizde yabancı olarak algılanan ve yok edilmeye çalışılan maddelere temas çok artarsa aşırı yüklenme başlar.
Otoimmun hastalıklar bağışıklık sisteminin aşırı duyarlılığı sonucu vücudun kendi dokularına saldırması ile ortaya çıkan hastalık grubudur.
OTOİMMÜN HASTALIKLAR
- Psoriasis
- Vitiligo
- Lupus eritematozis
- Skleroderma
- romatoid artrit,
- tip 1 diyabet
- MS
- Hashimato
Otoimmun hastalıklar farklı isimlerle adlandırılsa da ortaya çıkış mekanizmaları aynıdır; bağışıklık sisteminin aşırı duyarlılığı ve bunun sonucu olarak da kendi hücrelerini tanımayarak saldırmasıdır. Bu yüzden otoimmun hastalıklar farklı organ hastalıkları olarak ele alınmak yerine, bütün olarak değerlendirilmeli, temelinde hastalıkların oluşmasına sebep olan bağışıklık sisteminin aşırı uyarılmasının sebebi bulunup tedavi edilmelidir. Farklı tanılar ile isimlendirilen otoimmun hastalıkların oluşum mekanizması temelde aynı olması nedeniyle tedavilerindeki genel prensipte aynı olmalıdır.
Konvansiyonel tıp yaklaşımı ile otoimmun hastalıkların temel tedavi prensibi bağışıklık sistemini baskılamaktır. Bu yaklaşım bağışıklık sisteminin neden bozulduğundan uzak, sadece belirtileri baskılamaya yönelik geçici çözümler sunan bir yöntemdir. Hastalıkların semptomlarını azaltmaya yönelik olan bu tedavilerin yüksek enfeksiyon riski, kilo alma, depresyon, hatta bağışıklık sisteminin çökertilmesi gibi birçok yan etkisi de bulunmaktadır.
Otoimmun reaksiyon başlıca moleküler benzerlik mekanizması ile meydana gelir. Yapılan araştırmalarla bazı organ ve dokularımızın yapısında bulunan proteinler ile dışarıdan aldığımız vücudumuza yabancı proteinlerin yapısal olarak benzerlik gösterdiğini tespit edilmiştir. Özellikle buğday, arpa, kuru baklagiller, suni beslenen ineklerin sütü, patates, patlıcan, yer fıstığında bulunan lektin denilen protein ve buğday da bulunan glüten ile tiroid dokusu, sinir hücrelerinin aksonlarını saran miyelin, bağırsak epiteli benzerlik göstermektedir. Bu benzerlik nedeni ile antikorlar yabancı antijenleri tahrip ederken sağlıklı hücrelerimizi de ayırt edemeyerek tahrip eder ve otoimmun hastalıkların başlangıcını tetikleyebilir. Örneğin glüten duyarlılığını takiben gelişen antikorlar zaman içerisinde sadece glütene değil barsak epiteline de saldırırak barsak hastalıkları, tiroid dokusuna saldırarak hashimato, eklem zarlarına saldırarak romatoid artrit gibi hastalıkların ortaya çıkmasına katkıda bulunabilmektedir. Aynı mekanizma ile lektin duyarlılığı olan hastalarda, cilt dokusuna da antikor gelişmesiyle psöriazis ortaya çıkabilmektedir.
Otoimmun hastalığa neden olan etkenler arasında besin intoleranslarının yanı sıra (glüten, lektin, süt, şeker), bazı infeksiyonlar, işlenmiş gıdalar, ağır metaller, toksik maddeler, elektromanyetik maruziyet, aşırı geçirgen bağırsaklar gibi birçok faktör sayılabilir. Tedavide öncelikle bağışıklık sisteminin duyarlılığına neden olan etkenler araştırılmalı, tedavi stratejisi bunun üzerine hastaya özel olarak kurulmalı, semptomatik değil nedensel yaklaşımla tedavi planı yapılmalıdır.
Kliniğimizde otoimmun hastalıklara bütünsel yaklaşımla, kişiye özel tedavi planlanmaktadır. İlk olarak kan testi biofiziksel olarak yapılır, toksik maddeler, alerjiler, ağır metaller, bakteri virüs ve mantar yükleri tespit edilir. Biorezonans cihazı ile uygun tedavi protokolleriyle toksinlerden, ağır metallerden ve enfeksiyonlardan arınma sağlanır. Alerjiler özel programlar ve eşlik eden diyetlerle ortadan kaldırılır. Bağırsak florası başta olmak üzere tüm organ ve dokulara detoks ve destek tedavi uygulanır. Beslenme alışkanlıkları ve elektromanyetik maruziyet ile ilgili bilgi paylaşımı ve örneklerle doğru beslenme anlatılır, çevresel toksik maddelerden uzak durma yöntemleri tartışılır. Otoimmun hastalıklarda doğru beslenme düzeni, alerjilerin tedavisi ve çevresel toksin ve ağır metallerden arınılmasıyla bağışıklık sisteminin duyarlılığı kontrol altına alınarak sağlıklı çalışması sağlanır. Hastalıkların oluşum aşamasındaki ilk basamak tedavi edildiği için otoimmun hastalıkların tedavisinde önemli bir yol alınmış olur.